Bu sorunun cevabı, suyun aslında ne kadar “saf” olduğunu anlamamızı sağlayacak.
Suyu uzun süre beklettiğimizde aslında onun içindeki mikrokozmosa bir pencere açıyoruz. Nasıl mı?
Su, berrak ve temiz bir hâlde durur.
Berrak olmasına rağmen su, beklediğinde değişime uğrar. Özellikle damacanada rastladığımız bu durum da kafada birçok soru işareti oluşturuyor. Merak etmeyin, çok basit bir cevabı var!
Bekleyen su elbette yosun tutmuş gibi bir görüntü verir, bunun sebebi içindeki mikroorganizmaların veya diğer maddelerin etkileşime girmesidir. Böyle bir durumda, suyun beklemesiyle suda bulunan organizmalar etkileşime girer.
Biz bunu “yosun” sansak da aslında onlar yosun değil.
Yeşil renkli lekeler olarak görülen “yosunlanmış” sular, aslında yosunlaşmış değil. Bu görüntünün ardında yatan tek sebep suyun, mikroskobik alglerle kaplanmış olması.
Algler, suyun içindeki mikroorganizmalardır ve yeşil, kahverengi, kırmızı gibi çeşitli renklerde olabilirler. Bu algler, bitkilerin ve yosunların atası olan primitif tek hücreli organizmalardır. Fotosentez yapabilen bu algler de çok hızlı bir şekilde çoğalabilirler. Tıpkı damacanalarda olduğu gibi.
Eğer suyun içinde alg varsa veya bir miktar alg suya girmişse, kısa sürede milyarlarca algüniteleri oluşur. Bu hızlı çoğalma da bize su “yosunlanmış” gibi görünür.
Yani bu yeşillenmenin tek sebebi bekledikçe çoğalan algler!
İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: